YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Aykut Hocanın, üniversitelerin KKTC’nin varlığı açısından oldukça önemli olduğunu belirterek, üniversitelerin son durumu hakkında bilgiler paylaştı.

20 bin pasif öğrenci… Prof. Dr. Hocanın “23 tane üniversitemiz var, aktif olan 22 üniversitede 80 bin aktif, 20 bin pasif olmak üzere 100 bin öğrencimiz bulunuyor. Pasif demek ‘2 dönem üst üste kayıt yapmamış öğrenci’ demektir. Kayıp öğrenci demek değildir.” dedi. Hocanın, “Üniversiteler varlığımızın göstergesidir.” diyerek bu alana sahip çıkılmasının önemine değindi.

“Kontrollü bir sistem”… 3’üncü ülkelerden öğrencilerin artık YÖKSİS ile geldiğini kaydeden Başkan Hocanın, “3’üncü ülkelerden gelen bazı öğrenciler ulusal güvenlik sorunu yarattı. Türkiye ve KKTC yetkilileri konuşup sistem geliştirdi. Son 2 yıldır öğrenci Türkiye’ye gelişte vize alacak, ondan sonra KKTC’ye gelebilecek.” diyerek kontrollü bir sistemin yaşam bulduğunu anlattı.

Emine Gül ÖZER

Yükseköğrenim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) Başkanı Prof. Dr. Aykut Hocanın, KIBRIS TV’de Hasan Hastürer’in hazırlayıp sunduğu “Taşlar Dökülürken” programına konuk oldu ve son dönemde yaşanan sıkıntılar da dahil genel anlamda üniversiteler sektörüne yönelik önemli bilgiler paylaştı.

Hocanın, Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Koordinasyon Kurulu’nun yasal eksiklikleri olduğunu anlattı. Yüksek Öğrenim Yasasının en son 2017 yılında güncellendiğini aktaran Hocanın, “Yasanın altında tüzükler ve tüzüklerin yardımıyla belirli bir sistem oluşturuldu. Yasanın içerisinde eksiklikler veya görevlerle ilgili birçok husus var. Bunlarla ilgili de bizim çözüm önerilerimiz var, bu çalışmalar da şu an yürütülüyor.” dedi.

“Sahte doktor bile çıktı!”

Göreve geldiği günden bu yana yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Hocanın, yükseköğrenimde yaşanan sahte diploma olaylarına dikkat çekerek, herkesin bu konuda bir şüphesi olduğunu aktardı.

YÖDAK Başkanı, “Bir üniversitede yaşananlar, diğer üniversitelerimizde de olabilir mi düşüncesine girdi herkes.. Biz göreve geldiğimiz süre içerisinde Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nda askerlerin terfileriyle ilgili, mezun olup olmadıklarıyla ilgili sorgulama yapıyoruz. Biz bunları teker teker inceliyoruz. Şu ana kadar yaptığımız tüm denetimler Kamu Hizmeti Komisyonu’ndan geldi.” şeklide konuştu.

YÖDAK’ın istediği bilgiye ulaşabildiğini, her üniversite yöneticisinin, bu bilgileri YÖDAK’a verme zorunluluğu olduğunu aktaran Hocanın, şöyle devam etti:

“Bizim yaptığımız denetimler arasında Başbakanlık Personel Dairesi, terfi alanlar vs var.. Buradan gelen diploma sayısı 35-40 civarında. GKK’dan 20 tane diploma, Kamu Hizmeti’nden 2-3 tane incelenecek diploma var. Tabipler Birliği’nden ise 50 diploma var. Başbakanlık soruyor? Bunların diploması geçerli mi diye? Tabipler Birliği ve Diş Tabipleri, Hemşireler Birliği’nin sorduğu 3 diplomada problemle karşılaştık. Bunları üniversitelere ibraz ederek diplomaların iptal edilmesini sağladık.”

Sahte diplomalı hemşire ve doktorun bile olduğunu vurgulayan Hocanın “Burada yanlış bilinen bir nokta var. YÖDAK’ın diploma iptal etme gibi bir durumu yoktur. Diplomayı üniversite verir, üniversite iptal eder. Biz sadece tespit ettiklerimizi açıkla diyoruz, açıklayamadığı takdirde iptal ediyor. Bunu yapan unvanlı kişiler bile çıktı. 5-6 tane doçentlik, profesörlük gibi unvanlar, üniversiteler tarafından tespit edilerek iptal edildi. Bizim tespitlerimiz genelde şikayet üzerine oldu.” ifadelerini kullandı.

 

“Denetim bitti, raporlama devam ediyor”

Kıbrıs Sağlık Toplum Bilimleri Üniversitesi’yle (KSTU) gün yüzüne çıkan sahte diploma olayında denetim açığının da gözler önüne serilmesi hakkında da konuşan Hocanın, şunları kaydetti:

“Biz, ilgili üniversiteyi çok ciddi bir denetlemeden geçirdik. Denetim bitti ama raporlama devam ediyor. O da bitmek üzere. Orada bütün bulgularımızı da bizim yasama ve tüzüklerimize uygun bir şekilde ortaya koyarak gereğini yapacağız. Bilgi kaynağındaki belge nitelikli veriler poliste, onun da soruşturması devam ediyor. YÖDAK’ın kurumsal denetleme hakkı var, üniversiteleri denetleyebilir ama kişileri değil. Tüzüğe göre bizim yetkilerimiz, askıya alma, denetim yapma, uyarı, disiplin soruşturması yapmaktır.”

“Tutuklamalar, YÖDAK’ın itibarını önemli ölçüde zedelemişti”

Göreve geldiği gün kurulun başkanı ve genel sekreterinin tutuklanarak mahkemeye çıkartıldığını anımsatan Hocanın, “Bu kurumsal olarak YÖDAK’ın itibarını önemli ölçüde zedelemişti. YÖDAK’ın kurum olarak yaptığı tüm iyi niyetle yürüttüğü, değerli arkadaşlarımız, kurul üyelerimiz, daha önceki üyelerimiz, yasa tüzük çerçevelerinde ellerinden geldiğince mevcut kaynaklar kadarıyla yaptılar. Ortaya çıkan bu durum YÖDAK’a olan güveni sarstı.” şeklinde konuştu.

Bu yüzden göreve geldiğinde ilk yaptığı işin, kurul üyeleriyle yapacaklarını planlamak, onlarla iş bölümü yapmak, iyi bir ilişki ve çalışma sistemi oluşturmak olduğunu aktaran Başkan Hocanın, şöyle devam etti:

“Olumsuzluklarla ilgili panik havasının, krizin atlatılması gerekiyordu. İlk yapılan iş de Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ile işbirliği yaparak bir akademik bilgi sistemi oluşturmak oldu. Bu akademik bilgi sisteminde tüm öğrencilerin kayıtları, öğretim üyelerinin kayıtları, unvanları, öğrencilerin transkripleri, kısacası akademik anlamdaki tüm verileri bizim planlama, denetim ve kalite süreçleriyle ilgili yetkileri yapabilmemiz, kısa sürede oluşturuldu.

İlk önceliğimiz kurulun huzurlu ve kendi yasal yetkilerini bağımsız olarak kullanabileceği bir şekilde karar almasını sağlamak oldu.”

“Üniversiteler varlığımızın göstergesidir”

Prof. Dr. Hocanın, Mart ayının sonuna doğru üniversitelerin veya diplomalarla ilgili sorunların gün yüzüne çıkmasına ilişkin, “Kamuoyunu çok rahatsız ettiği, polis soruşturmalarının başladığı, tutuklamaların yapıldığı noktada benim bir sorumluluk üstlenmem gerekti. Yükseköğrenim alanının KKTC için önemi tartışılmaz. Bizim kendimize de güvenmemiz gerekiyor. Bu süre içerisinde yükseköğrenim alanımız kıymetli bir şekilde gelişti.” şeklinde konuştu.

YÖDAK Başkanı Aykut Hocanın, “Üniversiteler varlığımızın göstergesidir.” dedi.

Eğitim alanının adının kötü olaylarla anılmaya başlanmasıyla ilgili olarak da Hocanın, “Biliyorum moraller biraz bozuk ama şu an daha iyi duruma gidiyoruz, çok daha iyi yerlere de gideceğiz. Yalnız sözde değil, bu yüzden özde de adımlar atmak lazım.” dedi.

 “YÖKAK ile işbirliği yapıyoruz”

Hocanın, Türkiye’de YÖK’e bağlı çalışan bir kalite kurulu olduğunu anımsatarak, “Bu kurul, yıllardır Avrupa Birliği’nin Kalite Ajansı’na üye olmak için başvuru yaptı ve başvurusu onaylanmadı. Nedeni ise YÖK’e bağlı kurulmuş olması. Kalite kurulu bu yüzden YÖK’ten ayrıldı, Yüksek Kalite Kurulu (YÖKAK) oldu, yani bağımsız oldu. Bizim de YÖKAK ile çok iyi bir diyalogumuz ve ilişkimiz var. Bu işlevlerin kalite kısmını yürütmek için biz YÖKAK’la işbirliği yapıyoruz.” dedi.

Kalite kurulu başkanının bu ayın içerisinde KKTC’ye ziyaret gerçekleştireceğini aktaran Hocanın, “YÖKAK ile ortak bir komite aracılığıyla buradaki üniversitelerde kendine güvenenler, kalitesini kanıtlamaya hazır olan üniversitelerimiz YÖDAK ve YÖKAK ortak denetimine girecek. Bu değerlendirme kurumsal olacak, program bazlı değil.” ifadelerini kullandı.

Üniversitelerin kalite kurulundan geçmesindeki amaca dikkat çeken Aykut Hocanın, şunları anlattı:

“Kazancın ve beraber yükselmenin yolunun kaliteden geçtiğini bilirsek, bu noktada yapılacak çalışmalar etkili olur. Örneğin Türkiye’de kurumsal değerlendirmeden geçmek zorunlu. Dünyada, Avrupa’da zorunlu değil. Her devlet kendi üniversitelerinin kalitesini artırmak için belirli sorumluluklar üstlenebilir. Bizimki de üstlenmelidir. Bu da YÖDAK’ın yetkisindedir.    Biz de belirli bir süre temel eksiklikleri giderdikten sonra bunlarla ilgili talepkar duruma gelebileceğiz. İleride bu değerlendirmeler, kendine güvenenle değil, tüm üniversiteler için zorunlu olacak..”

“Kayıtlı 100 bin öğrenci, 80 bini aktif”

Hocanın, şu anda adamızda kayıtlı 100 bin öğrenci olduğunu aktararak, “Bu öğrencilerin hepsi Yükseköğretim Bilgi Sistemi’ne (YÖKSİS) kayıtlandı. Bunlar, kız, erkek, yaş, her veriye göre ayrıntılı yazıldı. 5 yıl geriye dönük bilgi yüklemesi yapıldı. Son 5 yılda mezun olmuş 130 bin mezun girişi yapıldı sisteme. 2-3 okul tüm mezunlarını kaydetmek istedi, onları da girdi.” dedi.

YÖKSİS sisteminin çalıştığını anlatan Prof. Hocanın şöyle devam etti:

“23 tane üniversitemiz var, aktif olan 22 üniversite 80 bin aktif, 20 bin pasif olmak üzere 100 bin öğrencimiz var. Pasif demek 2 dönem üst üste kayıt yapmamış öğrenci var demektir. Kayıp öğrenci demek değildir. Kayıt yapmayanların neden kayıt yapmadığını da öğrenmek mümkün olacak böyle bir sisteme geçildiği takdirde.  Muhaceret Dairemizin de bu bilgilere erişmesi, bu pasif öğrencilerin azaltılarak aktiflere katılması sağlanacak. Bunu eskiden yapmak çok daha kolaydı. Bu sistem ile bu sayı sıfır olmaz ama en aza indirilir, kontrol ve denetim sağlar. Neden dersek? Şu anda tüm yabancı öğrencilerin kabulleri YÖKSİS ile veriliyor.”

Üçüncü ülkeden öğrenciler… “Ulusal bir güvenlik meselesi”

Üçüncü ülkelerden adaya öğrenci gibi gelip ya suça karışan ya da Güney Kıbrıs’a kaçanların varlığının yarattığı rahatsızlıklarla ilgili bir soruya karşılık Aykut Hocanın, gelen öğrencilerin artık çift vize ile geldiğini söyledi ve sözlerine bu sistemi anlatarak devam etti:

“2 sene önce üniversiteler programlarına kabul ettikleri kişilere kabul mektubu gönderirdi. Öğrenciler de direkt kabul mektubunu alıp başka işlem yapmadan, Türkiye üzerinden KKTC’ye transit olarak gelirdi. Geldiğinde muhaceret polisinin incelemesine göre ya geri gönderilir, ya da kayıt yapmasına izin verirdi. Bunun yol açığı sorunlar o kadar büyüdü ki. Gelenlerin çoğu öğrenci olarak gelmediği için güneye geçişleri, suçlara karışmaları ya da iş hayatıyla ilgili dengesizlikler yaratmaları veya öğrenci vasfı taşımadan burada ikamet etmeleriyle ilgili önlem alınması ortaya çıktı.”

YÖDAK Başkan Hocanın, şöyle devam etti:

“Ulusal bir güvenlik meselesi olarak algıladı Türkiye Cumhuriyeti. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yetkilileriyle konuştu ve dedi ki, ‘bundan sonra Türkiye’ye gelişte vize olacak, ondan sonra KKTC’ye gelebilecek’.  Örneğin Afrikalı veya Nijeryalı bir öğrencinin Vize alabilmesi için Türkiye’ye vize alarak gelmesi bürokratik anlamda daha zordur. Oradan oraya seyahat edecek, güvenlik kontrolünden geçecek, ücret ödeyecek. Kısacası vize işlemlerini yapıp gelecek. Bu ilk etapta üniversitelerin önlem alması, tepki vermesi süreciyle ilgili tartışmalar yaşanırken yürürlüğe kondu. Bunun sonrasında olumsuz etkiler olabileceği düşünüldü. Özel şirketler aracılığıyla o ülkelerde hızlı vize alınması için önlemler alındı. Yalnızca başkentte değil, başka şehirlerde de başvurmak mümkün oldu. Elbette ki hiç vize olmamasına göre, vize olması bir düzen getirmekle birlikte bazı sıkıntılara da yol açtı.”

“YÖKSİS’ten numara sistemi”

Kabul mektubuyla ilgili yeni bir sistem olduğunu ifade eden Hocanın, şöyle konuştu:

“Bu yıl kabul mektubunun üzerinden özel bir numara var YÖKSİS’ten elde edilen bir numara bu. Öğrenciler bu numara ile başvurdukları zaman Türkiye Cumhuriyeti, kendi bildiği sistemden elde edilmiş bir numarayı gördüğü için vizeyi de ona göre yapmış olacak.

Bir diğer yandan buraya gelen vatandaşın artık bir numarası, bir kaydı olacak. Başka bir üniversiteye geçti mi? Ya da kaydını yaptı mı? Öğrenilebilecek. Yapmaz ise bir yaptırımı olacak.”

Aykut Hocanın, gelen kişilerin bir kısmını, kayıt olmadığı için adaya girişinin olup olmadığını üniversitelerin bile bilemeyeceğine dikkat çekerek, “Bunları muhaceret birimlerimiz, İçişleri Bakanlığımız takip ediyor. Bu sistem buna da katkıda bulunacak ve işbirliği sağlanacak.” dedi.