Yükseköğretim Kurumları Sınavı sonuçları ile ülke üniversitelerine yerleşen öğrenci sayısının 13 bin 728 kişi olması ve geçmiş senelere oranla da yerleşme oranının ise yüzde 82.20’ye yükselmesi yaşanan onca olumsuzluğa rağmen kelimenin tam anlamı ile bir mucize…

KKTC üniversitelerine 2023 yılında açılan 16 bin 700 kontenjanın 13 bin 728’inin dolmasının nedenleri tüm yönleri ile tartışılmalı ve artık önümüzdeki seneler için de partiler üstü bir yükseköğretim politikasının ortaya konulmalı!

Ülke üniversitelerimize verilen kontenjanların yüzde 82.20’sinin tercih edilmesi yükseköğretimde bir Devlet politikasının sonucu olmaktan öte yine üniversitelerimizin kendi yağı ile kendi ciğerlerini kavurmasının bir sonucu, ne yazık ki…

Böylesi bir sonuçta elbette üniversitelerimizin eğitim kaliteleri ve YÖK tanınırlılığı yanında diğer uluslararası denklik ile akreditasyonları önemli bir rol oynarken Kuzey Kıbrıs’ın deprem bölgesinde olmamasından dolayı daha güvenli bir coğrafya olması ve artan döviz karşısında Türkiye vakıf üniversitelerindeki eğitim harçlarının yükselmesinin de etkisinin olduğu ortada!

Her şeye rağmen Kuzey Kıbrıs’ın bilim ve üniversiteler adası imajının güvenirliliği ile özellikle deprem açısından daha güvenilir bir ülke olmamızın tercih sonuçlarında büyük rolü olduğu ortada.

Ve her şeye rağmen yaşanan ve ortaya çıkan yüzde 82.20’lik doluluk oranı tam bir mucize…

Mucize olmasının nedeni ise apaçık ortada…

Yaşanan bir mucize çünkü Hükümetlerimiz hala daha partiler üstü yükseköğretime dair bir Devlet politikamız ortaya koymuyor, koyamıyor!

Yaşanan bir mucize çünkü MEB ile YÖDAK koordineli çalışmıyor, çalışamıyor…

Yaşanan bir mucize çünkü MEB ile YÖDAK tüm üniversitelerimize eşit mesafede duramıyor, görünmeyen bazı eller ve üst akıldan dolayı durmak istemiyorlar!

Yaşanan bir mucize çünkü MEB ile YÖDAK ne yazık ki üniversiteler üzeri bir duruş sergilemekten uzak…

Yaşanan bir mucize çünkü Hükümetler yükseköğretimdeki çürük elmaları temizlemek yerine ne yazık ki görmezden geliyor.

Yaşanan bir mucize çünkü MEB ile YÖDAK yükseköğretimdeki çürük elmaları temizlemek için denetleme görevini yerine getirmiyor, getirmekten kaçıyor.

Yaşanan bir mucize çünkü Hükümetlerimiz ve MEB ile YÖDAK, Bilim ve Eğitim Adası Kuzey Kıbrıs vizyonu  ile yükseköğretim alanına kara leke süren ve insan kaçakçılığına zemin oluşturan en az 5 üniversite ile MEB izni ile sertifikasyon programları uygulayan bir o kadar da akademiyi kapatmıyor, kapatma cesaretini ortaya koyamıyor, koymak istemiyor…

Yaşanan bir mucize çünkü Hükümetlerimiz ve MEB ile YÖDAK’ın, Kuzey Kıbrıs’ı tercih etme gayesi sadece eğitim görmek olan uluslararası öğrencilerin kayıt kabul şartlarını yasal zemine oturtacak gerekli tüzük ve yasa çalışmalarını yapmak gibi bir ne amacı ne de gailesi var!

Yaşanan bir mucize çünkü hükümet ve MEB ile YÖDAK, 20 Temmuz 2023 Barış ve Özgürlük Bayramı Kutlamaları kapsamında KKTC’yi ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti resmi heyetinde yer alan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın insan kaçakçılığı, mülteci sorunu ve ülke yükseköğretim kurumlarımız ile ilgili gerekli düzenlemelerin yapılmamasının doğuracağı sonuçlara dikkat çekmesini önemsemiyorlar, önemsemek istemiyorlar…

Kimse kimseyi artık kandırmasın ve her zaman olduğu gibi kendi yağı ile kendi ciğerini de kavuran üniversitelerimiz dışında da böylesi bir mucizeden kimsecikler kendisine pay çıkarmaya çalışmasın!

Üniversitelerimiz sorunlar ile boğuşurken, insan kaçakçılığına zemin olmasın diye yasal düzenlemelerin yapılması için çırpınırken, yasal boşlukların illegal yapılarca kullanılmasının Rum-Yunan propagandasının ekmeğine yağ ile bal sürmesinden rahatsızlık duymayanlar ve ortalarda olmayanların bugün yüzde 82.20’lik doluluk oranı ve başarı üzerinden rol kapma yarışına girmesi ne yazık ki üzücü olduğu kadar komik ve düşündürücü!

Her alanda olduğu gibi yine ağlanacak halimize gülüyoruz…

Deprem felaketi sonrası deprem bölgesinde yaşayan ve eğitimlerini KKTC üniversitelerinde sürdüren öğrenciler için gerekli maddi ve manevi desteği 1-2 üniversitemiz hariç hiçbir ülke üniversitesinin yapmaması ve böylesi bir ayıp karşısında da hükümetin gerekli Devlet ağırlığını ortaya koyamamasına ve koymak istememesine rağmen anavatan yetkililerinin ülke üniversitelerine desteğinin sürmesi de doluluk oranlarının yüzde 80’nin üzerinde çıkmasında ki etkisi de ayrıca tüm yönleri ile düşünülmeli ve tüm kesimlerce dersler çıkarılmalı…

2023 YKS sonuçları da başarılı geçti diyerek önümüzdeki 10 ay ağustos böceğine bürünmek ise bu topraklara ihanetten başka bir şey değil!

Partiler üstü yükseköğretim alanı için Devlet politikasının oluşturulması, insan kaçakçılığına üniversitelerimizin zemin oluşturmaması için gerekli yasal düzenlemeleri yapmak ve yasayı uygulayıp denetleme görevini yerine getirmek ise Hükümetlerin birincil görevi olmalıdır…

Olmaması ve sonuçları ise yazmak ve kabul etmek zor da olsa Rum’un yapamadığını yapmak olacaktır.

Böylesi bir mucize karşısında ise en fazla takdiri hak eden ise tek amacı sadece ve sadece yükseköğretim olan üniversite gibi üniversitelerimizden bir başkası değil…

Yüksek maaşlar ve önceki yıllardaki öğrenci sayılarındaki düşüşten dolayı maddi sorunlar ile boğuşan yükseköğretim alanımızın amiral gemisi DAÜ’nün ise neredeyse tüm kontenjanlarını doldurması ise ayrıca sevindirici ve DAÜ’nün geleceğine dair umut verici bir sonuç olduğunu da belirtmekte fayda var.

Her şeye rağmen yaşananlar, mucizeden başka bir şey değil…

Levent ÖZADAM