Bu başlığı koymamın iki sebebi var. Birincisi; Dünya Turizm Eğitim ve Konaklama Birliği’nin ( AMFORHT ) 50. Yıl kutlamaları çerçevesinde geçen hafta Paris’te yaptığım temaslar ve University of Birmingham  College’den adamızı ziyaret ederken Turizm ve Çevre Bakanlığımızı da ziyaret eden yirmi üç farklı ülkeden gelen öğrenciler ve öğretmenleri.. Hepsinin ortak özellikleri aslında aynı. Dış dünyada temaslarımızı ne kadar çok artırır isek; adanın kuzeyinin siyasi ve ekonomik anlamda entegrasyonu bir anlamda daha etkin ve kolay olacaktır. Bunun adı da siyasi jargon ile “lobicilik” olarak bilinmektedir.
***
AMFORHT Fransa Ulusal Meclisinin kapılarını açtı
1969 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından kurulan (UNWTO ) AMFORHT Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Turizm Elçisi olarak aldığım davet çok önemli idi. Bu davet vesilesi ile Fransa Ulusal Meclisinde “Kuzey Kıbrıs Turizm geleceği ve İstihdam olanaklarında eğitimin önemi” başlıklı sunumumu gerçekleştirme fırsatını da yakalamıştım.
Benim için ülkemin adını böylesine önemli kişiliklerin olacağı bir ortamda sunum yapmak çok önemli bir adımdı.
Örneğin Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü eski genel sekreterleri ( başkanları ) oradaydı. İtalyan Françesco Frangiali ve Ürdünlü Taleb Rifai. Çok önemli olan bu iki kişiden birincisi Kuzey Kıbrıs düşmanı ikincisi ise ben Müslümanım anne tarafım Türk o yüzden kendimi Türk hissedecek kadar da ayrıca Türk kanı da taşıyorum diyen bir kişi.
Bu iki kişiden İtalyan olan benim AMFORHT çatısı altında hiçbir zaman bulunmamı istemeyecek kadar arkamdan AMFORHT nezdinde kötü yönde lobi yapan, bir diğer yandan da “ sizin ülkenizin haklı davasını biliyorum, ülkenizi dış dünyada elimden geldiğince destekliyorum, her zaman yanınızdayım olacağım” diyen dünya iyisi önemli bir şahsiyet. Allah ne büyüktür ki İtalyan olanın 2016 yılında AMFORHT çatısı altına girmesi için olumlu yönde oy kullanan on iki kişiden biriyim. Oy verirken de söz hakkı aldığımda kendisinin yüzüne karşı turizm ile siyaseti ayırmasının şart olduğunu söyledim. Bu insan çünkü turizmi siyasetten sıyırmamış, hala daha böylesine önemli bir turizm platformunda siyaset yapıyordu. Kendisi AMFORHT’a 2016 yılında kabul edildi. Ben ise 2008 yılından beri AMFORHT şemsiyesi altında yükselerek yoluma devam ediyorum.

***

Dünya İnsanı Taleb Rifai

1973 yılında Kahire Üniversitesi’nden Mimar Mühendis olarak mezun olduktan sonra, İllinois İnstitute of Technology`de masterini yine aynı alanda 1979 yılında, 1983 yılında University of Pennsylvania`dan ise doktora derecesini Şehir Plancılığı alanında tamamlamıştır. Ülkesi turizm sektörü adına birçok kurum ve kuruluşa başkanlık eden Rifai ülkesinin Amerika’da ve BM nezdinde tanınması için birçok önemli misyonlar da üstlenmiştir. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü Başkanlığına seçilmeden önce BM ILO Başkan yardımcısı görevlerini üç yıl sürdüren Refai daha sonra UNWTO Başkan yardımcılığı ve en sonunda da 2009-  2017 yılları arasında UNWTO başkanlığını yürütmüştür. Müthiş bir hoşgörü ve tevazu sahibi bu kıymetli insanın her söylediği kelimenin arkasında müthiş bir bilgi birikiminin olduğunu daha ağzından çıkan ilk kelimelerden de anlayabiliyorsunuz. Müthiş bir kültür ve bilgi birikiminin yoğurduğu son derece muteber bir kişilik. Konferansta kimler yoktu ki; Fransa Turizm Bakanı, Fransa Ulusal Meclisi Başkanı, dünyanın ört bir yanından gelen turizm elçileri, AMFORHT üyeleri vs. Ayrıca Panellerde konuşmak için gelen akademisyenleri de unutmamak lazım. Bir ara sevgili Taleb Rifai ile yüz yüze gelirken bu kadar sıcak bir sohbetin kapılarını aralayacağımızı düşünememiştim. Kendisi daha ben söze girmeden; “sizleri ve ülkenizin çektiği zorlukları biliyorum ama tüm dünyanın özellikle Müslüman aleminin artık Kuzey Kıbrıs adına daha sıcak ve yakın temasların içerisinde olması gerekiyor” dedi. Hep uluslar arası toplantılarda kendisine temsiliyet anlamında zorluklar ile karşılaşan bir kişi olarak da bu kelimeler karşısında da şaşırmıştım açıkçası. Bu sıcaklığı karşısındaki şaşkınlığım yüzüme de yansımış olsa gerek “Ülkenizin her platformda yanındayım.. Benim kendimi Müslüman olmamın ötesinde 2004 yılında BM çatısı altında çalıştığım zamanlarda Annan Planı çerçevesinde ne kadar önemli bir duruş sergilediğinizi çok takdir ederek izledim ve sonunda yine nasıl cezalandırıldığınıza yakınen şahitlik ettim, buna artık bir son verilmesi gerektiğini düşünüyorum dedi. “ İsmet sen yardımcı ol, ben iki ülkenin arasında turizm barış elçisi olmaya hazırım, bunu Cumhurbaşkanınıza iletin kendi adıma ne gerekiyor ise yapmaya hazırım diye ekledi. “ Çok gururlanmıştım, çünkü İtalyan Frangialli ile ne kadar yüz yüze gelmek istemediğimi ve hislerimi aktardığımdaki tavrını da biliyorum. Maalesef kendisi de olduğu için belli dönemlerde bunun üst düzeyde sıkıntılarını bu tür insanlardan da çektiğini tarafıma iletti. Yalnız değildim ve beni sıcacık sohbeti ve bilgi birikimi ile ekseni etrafına almış bir kişi ile sohbet ediyordum. Bu arada Üniversitelerimizin GAU ve DAU nün Turizm fakültelerinin UNWTO TEDQUAL tarafından akredite edilmesinin onaylarının altında imzası olan Taleb Rifai. “Çok kolay olmadı, hatta engellenmek istedim, ama turizm eğitimini siyasete alet edemezsiniz bu üniversiteler gerekli kalite ve standart uygulamalarında çok başarılı puanlar aldılar raporlar bunu gösterirse buna müsaade etmem deyip diplomaların altına imzamı attım “ diye de ekledi.  En kısa zamanda kendisini bu güzel ülkenin topraklarına çağırıp en üst düzeyde misafir edeceğimizi söyledim ve buna açıkça çok memnun olacağını belirtti.

***

İngitere`den gelen gençler farklı duygular ile ayrılacak

Yazımın ikinci karakterini oluşturan kesim ise University of Birmingham College`den gelen öğrenciler ve öğretim üyeleri idi. O kadar seçkin bir topluluk vardı ki karşımda bir saate yakın yirmi üç farklı ülkeden gelen bu öğrencilerin karşısında İngilizce yaptığım toplantıda pür dikkat bu üniversiteli gençlerin beni dinlemesi çok dikkatimi çekti açıkçası “Neden direk uçuş yok?, Ercan neden tanınmıyor?, Ülkenizi neden daha fazla tanıtmıyorsunuz?, Kuzey Ülkenizde neden uluslararası zincir oteller yok?, Yabancı yatırımcılar nerelerden geliyor ?, Afrika Ülkelerinde Kıbrıs neden bir destinasyon olarak bilinmiyor,? Bizim ülkelerimiz ile işbirliğini neden geliştirmiyorsunuz?, Alternatif turizm modellerinin hangileri üzerinde çalışıyorsunuz? Bütün sorularına çok kapsamlı yanıtlar bulup ülke doğrularımıza göre cevaplandırırken aklıma bu kıymetli turizm ve havacılık okuyan bu gençlere bir soru da ben sorma ihtiyacını hissettim. “Hanginiz daha önce adanın Kuzey ve Güney Kıbrıs olarak ayrıldığını biliyordunuz ?” sorusuna verecekleri cevap için toplam elli üç kişiden on altısı elini kaldırdı. Yani bu genel oranın yüzde 30’u bunu biliyordu.  Birmingham şehrinden geldikleri için de Shakespeare’ìn yeri olan Stratfordshire’a çok yakın mesafede olduklarından dolayı Othello`nun nerede geçtiğini sordum? Bilmedikleri ( hatta öğretmenleri bile ) Mağusa’da geçtiğini de öğrendiklerinde son derece hepsinin de kendi aralarında konuştuklarına şahit oldum.

Böylesine büyük bir kültürel ve doğal zenginliklere sahip olan ülkemizin tanınması ve tanıtılması anlamında çok daha fazla işin yapılması gerektiğini belirtmeliyim. Bu arada yeni Kuzey Kıbrıs Tanıtım filmini Fransız Elçiliğindeki sarayın içerisinde de sunumumu yaparken göstermem benim adıma çok önemli bir gurur vesilesi oldu. Toplumumuzun her ferdinin bu anlayış ile hareket etmesi gerek.

Turizm dolu günler bizlerle olsun.