Komisyon’un 16 Ekim 2025 tarihinde kabul ettiği Akdeniz Paktı, AB ile Güney Akdeniz ülkeleri arasında bağlantılı, müreffeh, dirençli ve güvenli bir ortak alan oluşturma hedefiyle “Akdeniz Ortak Paydası”nı kurmayı amaçlıyor. Sadece Güney Akdeniz değil; Türkiye, Körfez, Batı Balkanlar ve Sahra Altı Afrika gibi bölgeleri de kapsayacak şekilde açık tasarlanan Pakt kapsamında üç temel hedef tanımlanıyor.
Pakt Kapsamında Neler Öngörülüyor?
“İnsan Odaklı Dönüşüm: Değişimin, Bağlantının ve Yeniliğin Gücü” şeklinde isimlendirilen ilk sütunda yükseköğretim, mesleki eğitim, beceri geliştirme ve istihdamın teşvik edileceği; gençlik, sivil toplum, kültür, turizm ve spor alanlarında projelerin destekleneceği ifade ediliyor. Ayrıca bir Akdeniz Üniversitesi kurularak bölgedeki öğrencilerin bir araya getirileceği, mevcut mesleki eğitim ekosistemlerinin genişletileceği ve kültürel miras mekanizması ile sanat ve turizmin destekleneceği aktarılıyor.
İkinci sütun olan “Daha Güçlü, Sürdürülebilir ve Entegre Ekonomiler” kapsamında ticaret ve yatırım ilişkilerinin modernize edileceği, temiz enerji ve dijital altyapı projelerinin geliştirileceği, sağlık ve tarım gibi sektörlerde tedarik zinciri entegrasyonunun sağlanacağı, kritik hammaddeler ve dijital altyapıların güvenli bağlantısının öncelik olacağı kaydediliyor. Ayrıca Akdeniz havzasında yenileyici mavi ekonominin teşvik edileceği belirtiliyor.
Üçüncü ve son sütun olan “Güvenlik, Hazırlık ve Göç Yönetimi” altında ise ortak güvenlik tehditleriyle mücadele edileceği ve bölgesel afet hazırlığı ile dayanıklılığın artırılacağı kaydediliyor. Göç yönetiminde güzergâhın tamamını kapsayan bir yaklaşımın benimseneceği belirtilirken sınır yönetimi ve güvenlikte ortak operasyonel iş birlikleri kurulacağı aktarılıyor. Bunun yanı sıra AB ve Güney Akdeniz ülkeleri arasında barış ve güvenlik forumunun oluşturulacağı açıklanan hedefler arasında yer alıyor.
Türkiye’yi Neler Bekliyor?
Türkiye’nin bölge ülkeleri arasında isminin özellikle geçirilen tek ülke olması kayda değer bir detay olarak karşımıza çıkarken, sayılan iş birliği alanlarının arasında son günlerde sıcak gündemin bir parçası olan güvenlik başlığının öne çıkması dikkat çekiyor. Türkiye’nin 2025 yılında kurulu rüzgâr enerjisi gücündeki artışın kayda değer şekilde yükselerek Avrupa’da üçüncü sırada yer aldığı verileri paylaşılmıştı. Bu kapsamda Türkiye’nin görünürlüğünün arttığı rüzgâr enerjisi ve temiz enerji alanında potansiyel iş birlikleri söz konusu olabilir. Yine AB ile iş birliğimizin öne çıkan başlıklarından göç alanında da iş birliğinin derinleştirilmesi mümkün olabilir. SAFE bağlamında ele alınabileceği konuşulan güvenlik ortaklığının, ilgili paktta AB ve Güney Akdeniz ülkeleri arasında kurulacak barış ve güvenlik forumu bağlamında kurgulanması Türkiye-AB güvenlik ortaklığının gerçekleşmesini olanaklı kılabilir.
Değerlendirme
AB, sene başında Orta Asya Zirvesi ile bölgesel hedeflerini genişletme vizyonunu ortaya koymuştu. Bu bağlamda AB’nin Yeni Akdeniz Paktı ile AB’nin bölgesel hedeflerini daha da zenginleştirmeyi hedeflediğini; bu hedeflerin göç, güvenlik, ticaret ve eğitim gibi çeşitli alanlara da yayıldığını görüyoruz. Bu doğrultuda özellikle Türkiye isminin geçirilmiş olması ülkemiz ile AB’nin ilişkilerinin farklı alanlarda daha entegre olmasını, Türkiye-AB ilişkilerinin tam üyelik çerçevesindense stratejik ortaklık boyutunun güçlendirilmesine yol açabilir. Öte yandan, güvenlik çerçevesinde ortaklığın söz konusu olması Türkiye-AB ilişkilerinde göç ve ticaret gibi alışılagelmiş alanların yanında yeni bir sayfa açma potansiyeli taşıyan güvenlik gibi başlıkların oyun değiştirici rolde olabileceğini gösteriyor olabilir. Akdeniz’de GKRY faktörüne rağmen Türkiye ile iş birliğinin nasıl şekillenebileceği merak uyandıran bir unsur olarak öne çıkıyor. Değişen ve dönüşen dünyada mevcut ortaklıklar ve küresel iş birlikleri sorgulanırken; AB’nin bölgesel iş birliği ve dış politikanın dönüştürücü ve itici gücüne olan inancını hâlâ koruduğu görülüyor.
Melike Sönmez, İKV Uzman Yardımcısı