Kıbrıs sorununun çözümünü beklemeden, adada yaşayan insanlar için önemli bazı sıkıntıların ortadan kaldırılması amacıyla kurulan ve en aktif çalışan teknik komitelerden biri Kültürel Miras Teknik Komitesi…

Kıbrıs sorununun çözümünü beklemeden, adada yaşayan insanlar için önemli bazı sıkıntıların ortadan kaldırılması amacıyla kurulan ve en aktif çalışan teknik komitelerden biri Kültürel Miras Teknik Komitesi…

Kültürel miras eserlerinin kötü durumundan kurtarılıp adada en fazla ihtiyaç duyulan
güven ortamının oluşmasına katkıda bulunmak amacıyla,2008’de, Güven Yaratıcı Önlemler çerçevesinde, dönemin Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum Liderlerinin yönergesiyle oluşturulan iki toplumlu ortak komite, 10 yılda 60’a yakın büyüklü küçüklü restorasyon projesi hayata geçirdi, 40’a yakın proje ise hazırlanma aşamasında.

Toplam 20 milyon Euro’ya yakın maliyeti olan bu çalışmaları, geçirilen aşamaları, yaşanan süreçleri ve bazı bilinmeyen yönlerini Kültürel Miras Teknik Komitesi Kıbrıslı Türk Eş Başkanı Ali Tuncay ile konuştuk.

Ali Tuncay, kuruluş aşamasından itibaren önceleri üye olarak görev aldığı Kültürel Miras Teknik Komitesi’nde 2013’ten beri eş başkan olarak çalışıyor. İki toplumlu ve iki eş başkanı olan komitenin, 5’i Kıbrıslı Türk, 5’i de Kıbrıslı Rum toplam 10 üyesi var.

DİNİ YAPILARLA BAŞLANDI. ÖNCELİKLİ 40 ESER BELİRLENDİ

TAK’a konuşan Tuncay, geniş bir görev yönergeleri olduğunu ancak, ilk yıllarda çalışmalarını dini yapılarla sınırlandırdıklarını; Adanın Kuzeyinde ve Güneyinde acil müdahale gerektiren cami ve kiliselerle kısıtladıklarını anlattı.

Tuncay, her iki tarafta gerçekleştirdikleri yoğun temaslar, incelemeler ve durum tespiti neticesinde 2010’da bir öncelikler listesi hazırladıklarını; 40 eserden oluşan bu listenin 26’sının Rumlar tarafından önerilen kuzeydeki, 14’ünün de Türklerin önerdiği güneydeki eserler olduğunu ifade etti.

Her iki tarafın üzerinde uzlaştığı bir çalışma yöntemi ve mekanizma oluşturarak, uygulamaları UNDP aracılığıyla yapmaya başladıklarını, ilk projelerini 2012’den itibaren hayata geçirdiklerini, 2014’e kadar küçük küçük pilot projeler, kilise ve camilerle, bir öğrenme süreci de yaşadıklarını anlattı.

HAMAMLAR, KALELER GİBİ DİNİ OLMAYAN ESERLERE YÖNELİŞ

Tuncay, 2014’ten itibaren strateji değişikliğine giderek, daha büyük eserlere; hamamlar, kaleler gibi dini olmayan eserlere de yönelmeye başladıklarını; Mağusa’da Othello Kalesi, Baf’ta hamamların restorasyonunun bu anlamdaki ilk projeleri olduğunu ve sürecin genişleyerek ilerlediğini anlattı.

Bu süreçte finansman ihtiyacının gündeme geldiğine işaret eden Tuncay, komitenin projelerine ilk finansman sağlayanın AB olduğunu anımsattı.

APOSTOLOS ANDREAS MANASTIRI RESTORASYONU… İKİNCİ ETAP İÇİN İHALE SONBAHARA

Tuncay, bu arada, çeşitli “çetrefilli” konularla da ilgilenmeye başladıklarını, tamirini kimin yapacağı uzun yıllar tartışma konusu olan Apostolos Andreas Manastırı’nın restorasyonu için, sonunda ortak bir yol bularak, bu işi Kültürel Miras Teknik Komitesi çerçevesinde birlikte yapmaya karar verdiklerini anlattı.

2012’de komite gündemine alınan ve çalışmalarına 2014’te başlanan restorasyonun ilk etabının 2016’da tamamlandığını anımsatan Tuncay, ikinci etap için ise eylül- ekim aylarında ihale sürecinin başlamasını ümit ettiklerini söyledi.

VAKIFLAR VE KİLİSE FİNANSMANIYLA YAPILAN TEK PROJE…

İlk etapta büyük kilisenin restorasyonunun yapıldığı, ikinci etapta ise çevre düzenlemesi, kutsal suyun aktığı çeşme ve şapelin koruma ve restorasyonunun planlandığını belirten Tuncay, toplam 5 milyon Euro’luk bu projenin, finansmanı Kıbrıs Türk Vakıflar İdaresi ve Güneydeki Rum Ortodoks Kilisesi tarafından karşılanan tek proje olduğuna dikkat çekti. Tuncay, yarısı vakıflar yarısı da kilise tarafından finanse edilen projenin 2019’da tamamlanmasının hedeflendiğini kaydetti.
SIRADA LEFKOŞA SURLARI VAR

Gelinen aşamada, yeni bir öncelikler listesi hazırladıklarını belirten Ali Tuncay, yarısı kuzeyde yarısı da güneyde yer alan 87 eserden oluşan bu listede, Lefkoşa Surları’nın restorasyonunun da bulunduğunu açıkladı.

Tuncay, proje çalışmalarına başlandığını, ilk etapta, surlara büyük zarar verdiğine dikkat çektiği yoğun bitki örtüsünün, bilimsel yöntemlerle temizleneceğini, ardından da mevcut yapının korunmasına yönelik çalışmaların yapılacağını belirtti.