Birada en büyük “Rekabet” 1.3 milyar nüfuslu Çin ve Rusya gibi büyük ve yeni pazarlarla Polonya, Macaristan, Romanya ve Hırvatistan gibi ülkelerin yer aldığı Doğu Avrupa pazarında yaşanıyor. Türk pazarı da büyüme potansiyeli ile dev şirketlerin iştahını kabartıyor. Peki, ünlü markaların öyküleri ne?
İrlandalılar koyu renklisini tercih ederler, Çekler ise açık sarı renklisini… İngilizler nerdeyse ılık ılık içerken, Amerikalılar buz gibi olmazsa içmezler… Nijeryalı erkekler erkeklik gücünü artırdığına inanırlar, Malaylar da yeni doğmuş bebeklerini hastalıklardan korumak için kullanılırlar. Hindistan’da üretilirken esas madde olarak mısır, Doğu Asya’da pirinç kullanılır. Kimilerine göre spor karşılaşmalarını seyrederken içilmesi gereken tek içkiyken, bazıları da balık sosları ve bazı çorbaların hazırlanmasında kullanılabilecek en uygun katkı maddesi olduğuna inanırlar. Amerikalılar üretirken şişenin içine acı kırmızı biber, Çinliler ginseng bitkisi dolduruyorlar.

İnsanlığın 6 bin yıldır üretip içtiği bira, günümüzün en büyük ticaret alanlarından biri haline geldi. Uzun yıllar sadece küçük üreticilerin geleneksel yöntemlerle üretip sattığı bu içki, bugün çokuluslu şirketlerin büyük rekabetine sahne olan bir iş kolu haline geldi.

En basit şekliyle “şerbetçiotuyla kaynatılan arpa maltı şırası” olarak tanımlanabilecek biranın temelde birbirinden tamamen farklı lezzetlere sahip iki şekli var. Biz her ikisine de “bira” deyip geçiyoruz, fakat yurtdışında bu iki farklı içki “ale” (eyl okunuyor) ve “lager” (Almanca depolama, bekletme anlamında) isimleri tanınıyor. Ale; bira üretiminin ilk ve klasik yöntemi. Bira tankındaki sıvının üstten mayalandırılması ile üretiliyor. “Stout” ve ” Porter” gibi alt türleri olan ale, genellikle İngiliz, İrlanda ve İskoç biralarının ait olduğu grup.

Ünlü bira markaları “Guinness”, “Newcastle Brown” ve “Mc Ewan’s” hep ale çeşitleri. Ale; 10-15 derece sıcaklıkta ya da oda sıcaklığında içiliyor, sert ve acı bir tada sahip ve yoğun kıvamı ile çok doyurucu. 13. yüzyılda soğutularak alttan mayalama tekniği ile üretilen ve 19. yüzyıldan itibaren yaygınlaşan “Lager” ya da “Pilsen” biralar ise dinlendirilerek olgunlaştırılıyor. Ayrıca Belçika’ da açık fermentasyon kazanlarında doğanın kokusunu ve tadlarını özümseyerek olgunlaştığına inanılan “Lambic” tipi biraları bulmak da mümkün.

Ülkemizde genellikle Pilsen tipi biralar yaygın olduğu için, pek çok kimse bira alanındaki çeşitlilikten haberdar değil. Sertliğine ve katkı maddelerine göre yüzlerce farklı lezzette bira üretmek mümkün. Klasik İngiliz biralarının üzerinde yer alan OG (Original Gravity) derecesi biraya katılan ve fermantasyonu başlatan madde oranını gösteriyor OG1037’nin anlamı binde 37 oranında madde demek. OG sayısı arttıkça alkol derecesi artıyor ve bira sertleşiyor. Alkol derecesine göre bira “light”, “regular”, “premium” ve “special” gibi 4 çeşide ayrılıyor.

Kullanılan hammaddeye göre arpa birası, buğday birası, yulaf birası ve çavdar birası gibi çeşitleri de bulunuyor. Ayrıca ürün farklılaştırması için son yıllarda elma, vişne, ahududu, portakal, bal, kahve, çikolata lezzetli biralar da hazırlanıyor. Farklı üreticiler biraya lezzet katmak için ardıç, rezene, karanfil gibi baharatlar ve sığır safrası be çıra isi gibi maddeler katıyorlar. Biraya katılan ve içkinin asıl lezzetini veren şerbetçiotunun miktarı da biranın tadını çok etkiliyor. Malt viskisi ya da tekila katkılı, hatta sarımsak aromalı biraları bulmak bile mümkün. Bir İskoç üreticinin Mısır’ da firavunların kullandığı formülle ürettikleri bira da “Tutankamon” adıyla piyasaya sürüldü. Sadece Amerika’da binden fazla bira çeşidi ve markası var.

İngiltere ve İrlanda’da gerçek bira tiryakileri biralarını pub’larda fıçı birası olarak içmeyi tercih ediyorlar. Hem de fıçıdan elle tulumba şeklinde çekilmesini istiyorlar. Çünkü basınçlı fıçıların içine eklenen gaz, biranın lezzetini bozuyor. Bu sebeple üreticiler pub’lara özel biralar üretiyorlar. Bu arada dünyanın en büyük bira üreticilerinden InBrev, elektronik eşya üreticisi Grundig ile “Perfect Draft” isimli bir alet geliştirdi. Bira tutkunlarına evde de fıçı birası içme keyfini tattıran bu alet, bizde cafelerde rastlanan kahve makinelerine benziyor. Marketlerde satılan 6 litrelik özel fıçılardaki bira, 4 haftaya kadar ilk günkü tazeliği ve optimum soğuklukta içilebiliyor.

Dünyanın en büyük bira pazarları sırasıyla A.B.D., Çin ve Almanya. Fakat kişi başı en çok bira tüketimi olan ülkeler incelendiğinde değişik bir tablo ortaya çıkıyor. Çekler yılda kişi başı içilen 162 litre ile lider. İkinci sırada 157 litre ile İrlandalılar geliyor. Almanlar da yıllık 132 litre ile 3. sıradalar. Dünyanın en büyük bira üreticisi InBev firması. 1990’lı yıllarda dünyanın sadece 17. büyük bira üreticisi olan Belçikalı Interbrew şirketi, o yıllarda sadece Belçika’nın ünlü markası Stella-Artois’in sahibiydi. Şirket 90’larda Kanadalı “Labatts” şirketini alarak Kuzey Amerika pazarına hakim hale geldi. Almanların geleneksel bira markası “Beck’s”i ve Löwenbräu ve Diebels gibi ünlü alman markalarını portföyüne katan Belçikalılar, 2004 yılında Brezilyalı “Ambev” ile birleşince şirket Inbev adını aldı ve yıllık 200 milyon hektolitreye yaklaşan üretimi ile diğer devleri geride bıraktı. Çin, Rusya ve Kore gibi onlarca ülkede 200’den farklı marka altında üretim yapan InBev, yerel markaları koruyor. Ayrıca yerel lezzetler Avrupa’ ya ithal edilerek her pazarda ürün farklılığı sağlanıyor.

Sıralamada 2. sırada Amerikalı “Anheuser Busch” şirketi bulunuyor. Şirket ünlü “Budweiser” biralarının üreticisi. Aslında Budweiser bir Çek markası. Fakat Amerika’ya yerleşen ve marka hakkına sahip bir çek göçmen Budweiser birasının üretimini ABD’de de başlatmış. Çekler markanın üretimini Avrupa’da Anheuser Busch da Amerika’ da sürdürüyor. Her iki üretici şirket arasında çeşitli ülkelerde lisans hakları sebebiyle süren 80’den fazla dava var. Amerikalılar, Çeklerden Budweiser’n tüm marka haklarını almak için inanılmaz bedeller öneriyorlar fakat, Çek devlet şirketi tüm önerileri geri çeviriyor.

Şirketin son yıllarda hedef pazar olarak seçtiği ve tüm faaliyetlerini yoğunlaştırdığı Çin’deki 13 fabrikada yaptığı üretim, kendi memleketi ABD’deki üretim miktarının üzerine çıktı. Formula 1’de BMW Williams takımına 80 milyon dolar katkı ile sponsor olan Budweiser, 40 milyon dolar ödeyerek, 2006’da bira ülkesi Almanya’da yapılacak Dünya Futbol Şampiyonası’nın da resmi içeceği unvanını kazandı. Bir Alman birası yerine Amerikalıların bu unvanı alması, özellikle biraları ile gururlanan Bavyeralıları çok kızdırdı.

Üçüncü sıradaki şirket Güney Afrika Cumhuriyeti orijinli “South African Breweries (SAB) Miller”…150 yıllık bir geçmişe sahip şirket 1970’lerde Marlboro’nun üreticisi Philip Morris’in portföyündeydi. Miller, Amstel, Castle ve Pilsner Urquell gibi markalara sahip olan şirket, geçtiğimiz yıllarda Güney Amerika’nın 2. büyük üreticisi Bavaria’yı alarak Güney Amerika ülkelerindeki rekabette büyük bir avantaj kazandı. Miller geçtiğimiz yıllarda Rock’n Roll’un 50. yılı için koleksiyonerlere yönelik 8 yeni teneke kutu hazırladı ve üzerine gelmiş geçmiş en ünlü 8 rockçının resimlerini bastı. Fakat kampanya zenciler arasında büyük bir tepki oluşturdu, çünkü 8 rockçı arasında bir tane bile zenci yoktu…

Geçtiğimiz yıllarda Avusturya’nın lider bira markası Gösser’i üreten BBAG’yi alan Hollanda şirketi “Heineken” ve Alman markası Holsten ve Danimarkalı Tuborg’u bünyesine katan “Carlsberg” de 4. ve 5. sıraları paylaşıyorlar. Yukarda sıralanan en büyük 5 şirket 10 yıl öncesine kadar dünya bira pazarının sadece yüzde 8’ine sahipken bugün toplam pazarın yaklaşık yarısına hükmediyorlar. Almanya gibi bira kültürü eskilere dayanan bir ülkede bile küçük üreticiler birer birer bu büyükler tarafından satın alınıyor.

En büyük rekabet 1,3 milyar nüfuslu Çin ve Rusya gibi büyük ve yeni pazarlarla Polonya, Macaristan, Romanya ve Hırvatistan gibi ülkelerin yer aldığı Doğu Avrupa pazarında yaşanıyor. Kişi başına yaklaşık 10 litre gibi düşük bir tüketime sahip Türk pazarı da büyüme potansiyeli ile dev şirketlerin iştahını kabartıyor.

TÜRKİYE’ DE BİRA PAZARINDA “REKABET” VE MARKALAR SAVAŞI

Türk bira pazarının iki devi Efes ve Tuborg’un Miller, Beck’s ve Carlsberg’i Türkiye üretmesinden sonra dünyanın ünlü bira markaları da gözlerini Türkiye’ye dikti. Corona’dan Budweiser’e, König’den Bitburger’e kadar dünyanın önde gelen biraları şimdi marketleri doldurmaya başladı.
İki milyar dolarlık Türk bira pazarında devler savaşı başladı. Dağıtım tekelinin kalkmasının ardından dünyanın önde gelen bira markaları Türkiye’ye adeta çıkartma yaptı.
Efes’in Amerikalı Miller ile başlattığı yabancı markaların Türkiye’de üretilmesine daha sonra Tuborg Danimarkalı Carlsberg ile devam etti. Ardından Efes Alman Beck’s ve Avustralyalı Foster’s ile pazardaki yerini aldı. Bira pazarının hareketlenmesi ile birlikte Tekel, Efes ve Tuborg’dan sonra Pera ve Perge de yerli biralar kervanına katıldı. Böylece Türk bira pazarındaki yerli üretici sayısı da beşe çıktı.
Yerli biralar ile birlikte yabancı markaların da piyasada yer almasıyla bira pazarına da hareketlilik yaşanırken marka sayısı da 45’e yükselmiş oldu. .
Meksikalı Corona, Çek Budweiser, Hollandalı Heineken, Alman Bitburkger ve König ve birçok ünlü marka marketlerin raflarını doldurmaya başladı. Bu durum bira pazarında 900 milyon litre barajını zorlamaya başladı. 1 milyon lira ile 3 milyon yüzbin lira arasında fiyatlarla satılan yerli ve yabancı biralar piyasadaki hareketliliği hızlandırdı. Yüzde 79’luk pazar payına sahip olan Efes açık ara liderliği elinde tutarken yüzde 20 payla Tuborg ikinci sırada yer alıyor. Yeni yapılanma ile birlikte atağa kalkan Mey’in ürettiği Tekel Birası binde 8’lik bir payla pazarda yerini alıyor..
Piyasaya yeni giren yerli ve yabancı markalar ise bu üç firmadan pay almaya çalışıyor. İthal bira markalarının kendilerine özellikle gece kulüpleri ve büyük kentlerdeki eğlence merkezlerini hedef seçmesi Efes ve Tuborg’un bu pazara yönelik alternatif biralar piyasaya sürmesine neden oldu. Efes’in Miller, Beck’s ve Fosters’i Tuborg’unda Carlsberg’i bu piyasaya sürmesi rekabeti de artırdı..
Türkiye’de çay ve kola gibi içeceklerden sonra en fazla tüketilen içecek olan bira toplam alkollü içki pazarının yüzde 80’ini elinde bulunduruyor. Bira tüketiminin yüzde 65’ini şişe ve kutu oluştururken yüzde 35’ini ise fıçı bira oluşturuyor..
Bira pazarında ithalatçı firmaların girmesiyle birlikte hareketlenen rekabet çeşitlerin’de her geçen gün çoğalmasına yol açıyor. Kış birasından fıçıya, şişeden kutuya, light den darka, yüksek alkollüden arpalıya kadar tüm bira çeşitlerini piyasada bulmak mümkün oluyor. Son dönemlerde ithal edilen markalarla sayısı 45’e ulaşan Türk bira pazarınada Grolsch Premium Larger, Tiger, Corona, Cube, Ariana, Zagorka Gold, Zagorga Special, Taps, König, Bud, Löwenbrau, Bitburger, Budweiser gibi markalar yer alıyor..
HEİNEKEN, PAZARDA UMDUĞUNU BULAMADI
Dünyanın en çok satan ve en ünlü bira markalarından biri olan Heineken Türkiye’de umduğunu bir türlü bulamadı.
Dünyada en çok satan bira olmasına rağmen Türkiye’de bu imajını koruyamayan Heineken’in Türk damak tadına uygun olmaması belki de bunda en büyük etken oldu.
Türk bira içicilerinin birçok yabancı birayı sevip benimsemesinin yanı sıra Heineken’de aradığı tadı bulamaması da önemli bir faktör olarak gözüktü. Türk pira pazarının yüzde 79’luk bir bölümüne sahip olan lider konumundaki Efes’in birçok ünlü markayı da bünyesinde üretmesi Heineken’in Türkiye’de üretim yapmasının önüne geçen nedenlerden biriydi.

KAYNAK: http://bira.uzerine.com/index.jsp?objid=1899