“Akdeniz’deki Moskova” olarak adlandırılan Güney Kıbrıs’ın, zenginler için sunduğu cömert avantajlar nedeniyle Rusya ve ötesinden bir çekim merkezi haline geldiği kaydedildi.
Daily Telegraph’ta yayınlanan makalede, Adanın artık Ruslar için, AB pasaportları ve kara para aklama konusunda rahat duruş sergileyen bankalar nedeniyle farklı hizmet sınıfları anlamına geldiğini bildirdi.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Güney Kıbrıs’ın Rus vatandaşları için düşük vergiler, düşük inceleme ve en önemlisi parayı dışarıda ve Kremlin’in gözünden uzak tutacak bir yer olması açısından cazip bir merkez haline geldiği ifade edildi.
Güney Kıbrıs’ın AB’nin en küçük ekonomilerinden biri olmasına rağmen en büyük doğrudan yabancı kaynak yatırımlarının başında Rus yatırımlarının geldiği ve Oligarkların Adayı, eve geri yönlendirecekleri para için bir üs olarak kullandıkları belirtildi.
Makalede, Prag merkezli Güvenlik Politikası Merkezi Avrupa Değerleri Direktörü Jakub Janda’nın, geçtiğimiz hafta “Kıbrıs, AB devleti gibi görünen kirli paraya sahip bir Rus Bankası.” Şeklindeki ifadelerine de yer verildi.
Karşılığında Kıbrıs’ın Ruslardan çok para kazandığı ve 2014’te Rusya ile ilgili ticari gelirin Güney Kıbrıs Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın (GSYİH) yüzde 14’üne tekabül ettiği de yazıda ifade edildi.
Kırım’ın işgali ardından artan siyasi baskıyla karşı karşıya kalan Rusya’nın Adadaki paravan şirketler ağının üzerine gidilmesi ve para aklama denetimlerinin üst seviyeye çıkarılmasının bazı Rusları zorladığı ve bazı varlıklarını tasfiye etmek zorunda kaldıkları belirtildi.
Güney Kıbrıs Merkez Bankası verileri ve G. Kıbrıs’ın yabancı banka hesap değerlemesine göre, Rus servetini yansıtan meblağın 2012 yılında zirve yaparak tüm Rus kökenli mevduatların üçte birine denk gelen 21,5 milyar Euro’ya çıkmış olmasına rağmen, 2019’un başlarında,7,1 milyar Euro’ya düştüğü kaydedildi.
Makalede, bununla birlikte, bankacılığın yanı sıra, Kıbrıs’ın “altın pasaportlarının” yakın zamana kadar Ruslar için bir blok üyesi ülkenin vatandaşına sağladığı güç ve itibarı satın almanın en kolay yollarından biri olarak görüldüğü de belirtildi.
Makaleye göre, aslında fikir basitti: yabancılar Kıbrıs’a yeterince para pompalarlarsa “yatırım vasıtasıyla vatandaşlık” alabilirlerdi.
Nicos Anastasiades’in 2013’te iktidara geldikten sonra yaşanan mali krizle birlikte, ilk olarak 2008’de tanıtılan mevzuat gevşetildi ve uygunluk şartı olarak gösterilen yatırım şartı 10 milyon Euro’dan 3 milyon Euro’ya kadar düşürüldü ve daha sonra daha da düşürüldü.
Makalede ayrıca şunlar kaydedildi:
“Anastasiades’in hedefi belliydi bu tutum ve siyaset, zaman zaman “Limasolgrad” diye de adlandırılan Limasol’da Rus iş adamlarının katıldığı bir etkinlikte anlatıldı. Rus yatırımcılar ve aileleri, gevşetilen pasaport mevzuatının ilk beş yılında verilen binlerce pasaportun neredeyse yarısını oluşturuyordu.
Rusya’nın 2014’te Kırım’a hamlesinden sonra bu pasaportlara ilgi daha da arttı.
Reuters tarafından yapılan bir araştırmada, Kamboçya’nın otoriter başbakanı Hun Sen’in akraba ve yakınlarına da vatandaşlık verildiği, yerel bir haber kuruluşu olan Rum Politis gazetesinde de ismi multi milyon dolarlık bahis ve kara para aklama skandalıyla anılan Malezyalı iş adamı Jho Low’un da bu vatandaşlıklardan elde ettiğinin de yazıldı.
Söz konusu ifşalar, Güney Kıbrıs hakkında soruşturmalara yol açtı ve AB’li politikacılara konunun yeniden ele alınması için çağrılar yapma fırsatı verdi.
Yetkililer daha sonra düzinelerce kişinin vatandaşlığını süreçte bazı “hatalar” yaşandığını öne sürerek kaldırdı.
Bağımsız bir komisyon, Kıbrıslı yetkililerin Adaya yatırım yapan yatırımcıların akrabalarına hukuka aykırı olarak pasaportlar verdiğini ve verilen pasaportların gerekli şartları karşılamadığını açıkladı.
Söz konusu 13 yıl süren, siyasi skandala neden olan ve 6 bin 779 vatandaşlık ile 8 Milyar Euro’luk nakit akışı ile sonuçlanan plan, geçen yıl itibarını yitirdi.
Rusya siyasi ve ekonomik olarak dışlandıkça G. Kıbrıs kendi yaptıklarını temizleme konusunda istekli olacak. Ama küresel düzenleyiciler Rus servetinin akışını engellemeye çalıştıkça, G. Kıbrıs bankacıları bazı zor sorularla karşı karşıya kalabilir.”